24 Mart 2015 Salı

HADİ GEL, Bİ'ŞEYLER İÇELİM

 
Hazırlanması her kadın gibi makul bir zaman alırdı. Tam "hazırlandı, hah artık çıkıyoruz" derken, diÅŸlerini fırçalardı. Kapıyı açıp dışarı çıkmak üzereyken birden üzerindekini beÄŸenmedÄŸini söyler, bir baÅŸka giysi giymek üzere gardrobuna gider, yeni baÅŸtan giyinirdi. Kapının yanında o, "hangi ayakkabıyı giysem" diye düşünürken, erkeÄŸi: "ÅŸunu giy" der ve bu kez iÅŸini kolaylaÅŸtırırdı. Renk ve uyum konusunda güvenirdi ona. Resim yapmasının verdiÄŸi bir yetenekti. O söyleyince uyumlu olacağına dair inancı artardı. Her zaman uyumluydu zaten. ErkeÄŸi, giyimine kimseyi karıştırmayan biri olmasına raÄŸmen, zaman zaman kadın eli deÄŸmesine inanan biriydi ve halen öyleydi. Belki de bu yüzden güvenirdi kadın ona. Kadın: "Neden bu ayakkabıyı giymemi istedin?" diye sorduÄŸunda; "Topukları diÄŸerlerine göre biraz daha uzun, bana yakın ol" diye yanıt vermiÅŸti. Önceki günden erkeÄŸe karşı bir kırgınlığı vardı. Haklı sayılabilirdi de. Birdenbire durdu, geri döndü, hızlı adımlarla eve doÄŸru yürümeye baÅŸladı. Adam, olduÄŸu yerde bekliyordu. Var olan ayakkabılarından topuÄŸu en kısa olanını giymiÅŸti. "Koluna girdiÄŸimde ya da elini tuttuÄŸumda, elim askıda kalmış gibi olacak ama sen de beni öpmek istediÄŸinde fazlaca eÄŸilmiÅŸ olacaksın" dedi. "Peki öyleyse" dedi adam ve yürümeye balÅŸadılar. "Mc Millan ve Karısı gibiyiz" dedi, adam. Güldü... Hava güneÅŸli ve açıktı. Durgun ortamda ısıtıyordu hani. Bir de ÅŸu rüzgar esmeseydi. Poyraz hava sıcaklığını 8-10 derece düşürüyordu. Deniz kıyısında etkisi daha da fazla oluyordu. Terli vücudun sıcaklığını korumak gerekiyordu. Adam, kadının sırtını eliyle sıvazladı ve bastırarak vücudundaki teri iç katmandaki giysisine yedirdi. "Åžimdi daha iyi" dedi Kadın. Geçen ayki fırtına sahildeki koca koca beton blokları karton gibi kaldırmış ve rıhtıma atmıştı. Suyun gücü... Görmese insan inanamazdı. Åžimdi havaların durulması bekleniyordu. Böylece bırakılmazdı. Yazın üzerinde güneÅŸlendikleri beton rıhtım, fırtınanın yarattığı bu olaÄŸanüstü güce dayanamayarak ölümüne direnememiÅŸ ve kendini doÄŸaya teslim etmiÅŸti. Onlar ÅŸimdi yeniden yapılmayı bekliyorlardı. Onlarca yıl öcesinden birbirlerini tanıyorlardı. Genç evlenmiÅŸ, birlikte büyümüş sayılırlardı. Acıyı, sevgiyi, umudu, özlemi, kavgayı her ÅŸeyi birlikte yaÅŸamışlardı. Aralarında kemikleÅŸmiÅŸ bir sevgi vardı. GeleceÄŸe karşı oluÅŸturdukları zamana karşı korunma dürtüsünü birlikte geliÅŸtirmiÅŸlerdi. Kadın aniden durdu, denize döndü ve kollarını iki yana açtı. Poyraz arkadan esiyordu. Rüzgardan uçuÅŸan saçları adalara kadar uzanıyordu sanki. "Tersine giden bir geminin pruvasındayım" dedi. Birlikte denizaşırı bir gemi yolculuÄŸu yapmak isterdi hep. En uyumlu halinin gezilerde olduÄŸunu söylerdi erkeÄŸinin. Onunla tatil yapmak için, herÅŸeyi elinin tersi ile iteceÄŸini dile getirirdi. ErkeÄŸin bu en uyumlu halinin, tüm yaÅŸantısında olması için de onunla tatilden vaz geçecek denli arzuya kapılırdı. Adam, 'rahatını seven' biri  olduÄŸundandı belki. Tatil de rahat olmak, kafa dinlemek için yapılmaz mıydı? Biraz sonra kollarını indirdi. Yüz yüze döndüler. Adam: "Hadi gel, bi'ÅŸeyler içelim" dedi..

Hiç yorum yok: