27 Şubat 2014 Perşembe

RÖTARLI DENEYİM

Jean-Paul Sartre'dan elli yıl sonra:
Başkalarında cehennemi gördüm.

Bağlantı:
http://hektor-dahalirik.blogspot.com.tr/2012/04/deyisler.html

PAZAR ARAŞTIRMASI

İnancının tümü para olandan daha güvenilir biri yoktur. İyi bir alıcıysan ve ederini ödüyorsan onu satın alabilirsin. Eksik ödüyorsan ki bu bir hatadır, seni daha fazlasını ödemeye mahkum eder.

Hektor

26 Şubat 2014 Çarşamba

BÂTILI BESLEYEN CEHALET Mİ?


Bugün, (Galilei'den sonra) Dünyanın tepsi şeklinde ve düz olduğuna, Güneşin de onun etrafında döndüğüne inanmak ne kadar gülünçse; yine Galilei'den sonra, (ikibin yıl önce gözlemlenmiş) gezegenlere bakarak, insanı doğuştan etkilediklerini söylemek ve karakterlerin oluşumunu buna bağlamak da o kadar gülünçtür. Buna inananlar cahil de olmayabilirler, değildirler de. Çünkü cahil; "öğrenim görmemiş, okumamış" demektir. Eğitim görmüş ve hatta büyük büyük şirketlerin yönetiminde olanlar bile var içlerinde. O halde bu kimseler nasıl oluyor da astrolojiye inanıyorlar? Geçen gün yazdığım 'zincirleme reaksiyonu'mun halkalarında bir yanlışlık olduğunu, bu gerçeğe aklım takılınca anladım. Son halkada: "Cahili bâtıldan korumak gerek" demiştim. Astrolojiye inananlar eğitim almış, okumuş ve dolayısıyla cahil olmayan kimseler olduklarına göre; nasıl olur da gerçek olmayan, çürük, temelsiz bir inanış içinde olurlardı. Bunun adı "bâtıl'dı". Demek ki: Ben çok iyimsermişim. sadece 'cahili bâtıl'dan korumak gerek demişim. Bu durumda herkesi (okumuş, okumamış herkesi) bâtıldan korumak gerekmiş. Bu tanımlamadan çıkan en önemli sonuç ise: Demek ki neymiş; bâtıl'ı besleyen cehalet değilmiş?

25 Şubat 2014 Salı

KENDİNE İNANANLAR İÇİN FAYDALI PSİKOLOJİK EĞİLİM !


"Kendini kandırma" , gerçeği bilinçli zihinden saklamaktır ki bu diğer insanlardan saklamaktan daha iyidir. İnsan soyunda, kurnaz gözlerin, terlemiş avuçların ve boğuk seslerin kandırma girişiminin bilinçli ruh haline eşlik eden stresi işaret edebileceğini onaylarız. Kandırma eyleminden bilinçsiz hale gelerek, hilekâr kimse bu işaretleri gözlemcisinden saklar. Böylece kandırmaya eşlik eden sinirlilik hali olmaksızın, bu kimse istediği kadar yalan söyleyebilir.
Robert Trivers, Toplumsal Evrim, 1976

İnsanların bilinçli olarak görmek istedikleri şeyi görmeleriyle iligili bir eğilim vardır. Abartısız bir tanımla, insanlar olumsuz çağrışımları olan şeyleri görmekte güçlük çekerken, olumlu etki bırakanları yükselen bir huzur hissiyle görürler. Meselâ, endişe çağrıştıraz kelimeler, ister bireyin kişisel geçmişinden ister deneyime dayalı tahrif dolayısıyla, ilk kez kavranmalarının öncesinde azami açıklamalar gerektirir.
Lionel Tiger, İyimserlik: Umudun Biyolojisi.



Alıntı: Richard Dawkins, Tanrı Yanılgısı, 2007

Resim: Joan Miro, Swallow Love.

23 Şubat 2014 Pazar

SOKRATES ANLATIYOR


(...) "Dinle öyleyse! dedi. "İşte benim fikrim: Doğruluk güçlünün işine gelen şeydir, başka bir şey değil.
(...) "Her hükümet yasalarını kendi işine geldiği gibi yapar: Demokrasi demokratlığa uygun yasalar, tiranlık tiranlığa uygun yasalar koyar, diğerleri de tıpkı böyledir. Bu yasaları koyarak, kendi işlerine gelenin yönetilenler için de doğru olduğunu söylerler; kendi işlerine gelenden ayrılanı da, yasaya, hakka karşı geliyor diye cezalandırırlar.
(...) "Doğruluk her yerde birdir, yani oradaki hükümetin işine gelen şeydir; güç onun elindedir. Doğru olan hep aynıdır, yani güçlünün işine gelen neyse odur."


Platon, Devlet I (Azra Erhat çevirisi) MEB Yunan klasikleri.

22 Şubat 2014 Cumartesi

ZİNCİRLEME REAKSİYON

Ülkeyi doğadan, doğayı insandan, insanı devletten, devleti cahilden, cahili bâtıldan korumak gerek.

Hektor

17 Şubat 2014 Pazartesi

Lars Von Trier "NYMPHOMANIAC"



Lars Von Trier'in "Nymphomaniac" filminin ilk bölümünün Cuma günü basın gösterimi gerçekleşti. Cumartesi (15 Şubat 2014) günü de Berlin Film Festivali'nden sonra Türkiye'de ilk olarak !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali'nde gösterildi. Film 14 Mart'ta bölüm 1 ve 21 Mart'ta bölüm 2 olarak gösterime girecek. Merakla bekleyenlere duyurulur.

'Coen' Kardeşler'in son filmi "Inside Llewyn Davis" (Sen Şarkılarını Söyle)

BEN LEWIN' in "The Sessions" filminden bölümler



 İzin ver dokunayım sana kelimelerimle çünkü ellerim boş eldivenler gibi hareketsiz.
Bırak saçlarını kelimelerim okşasın; yavaşça insin sırtından aşağıya ve karnını gıdıklasın.
Çünkü ellerim, hafif ve tuğlalar gibi düşer bıraktığından, dileklerimi ciddiye almaz
ve büyük bir inatla reddederler en derin tutkularımı gerçekleştirmeyi.
Bırak meşaleler taşıyan kelimelerim aklına girsin.
Onları kendi isteğinle benliğine al ve seni okşasınlar hafifçe, içerden.

Mark O'Brien