22 Aralık 2014 Pazartesi

RÜYAMDA 22 ARALIK


Gece oluyor, evden dışarı çıkıyor ve kendimi bir tramvayda buluyorum. Yanımda tanımadığım biri var. Neresi olduğunu bilmediğim bir istasyonda tramvaydan iniyoruz. İstasyon platformu üzerindeki derin yarıklı merdiven boşluklarına benzeyen boşluklar dikkatimi çekiyor. Her boşluk aşağıda başka bir yerleşim yerine çıkıyor. Yanımdaki kişiden ayrılıyorum. Giderken bana, daha önce adının hiç duymadığım bir yerleşim yerinin adını söyleyerek; "akşam saat 8:00'de nino'da buluşuruz" diyor. Ben platformda yürümeye devam ediyorum. İstasyon kenarındaki yolun karşı kıyısındaki binalar ışıklarla donatılmış ve göz alacak kadar aydınlık olarak hızla gözümün önünden geçerken, binaların bir zaman sonra birbirini tekrarladığını fark ediyorum. Bir kaç bina sonra binalar ve içindekiler, çizgi film gibi aynı sıra ile tekrar tekrar geçiyor gözümün önünden. Yinelenen her bir bölümün ardında "nino" yazan tabela gözüme çarpıyor. Saatime bakıyorum 19:10 olduğunu görüyorum. Daha vaktim var diyerek istasyon merdivenlerinden iniyorum ve kendimi ring yapan bir trende buluyorum. "Nasıl olsa bir kaç durak sonra geri dönecek ve ben de tam zamanında buluşacağımız yerde olurum diyorum". Tam da dediğim gibi oluyor, tren bir süre sonra, metrobüslerin döndüğü gibi geniş bir kavisle geriye dönüyor ve ben de buluşacağımız yer sandığım istasyonda iniyorum. İstasyondaki saat geceyarısını gösteriyor. Merdivenlerden çıkarken, ilerisinin çok karanlık olduğunu görüyor ve burasının buluşacağımız yer olduğu konusunda kuşkuya kapılıyorum. Önümü görebilmek için bir aydınlatma maytabı yakmaya çalışırken, yanıma 1.90 boylarında ve file çoraplı, ince yapılı genç bir fahişe geliyor. Bu arada yaktığım maytap çöp şiş üzerine takılmış ve pişirilmiş köfte olarak görünüyor. Fahişe'ye: "Nino neresi biliyor musun" diye soruyorum. O da bana: "Burası değil" diyor. "Burası neresi" diye soruyorum. Bana, geldiğim yerin Cumhurbaşkanlığı şehri olduğunu söylüyor. Nasıl? diyorum. O da bana: "Başkanlık binasında çalışanlar için yapılmış bir şehir" diyor. Peki neden karanlık diye soruyorum. "Burada yaşayanlar aydınlığı sevmiyor" diye karşılık veriyor. Peki nino'ya nasıl gidebilirim diyorum. Bana karanlık yokuşun aşağısındaki ışık sızan pencereyi göstererek: "Oradan çıkarsan nino'ya ulaşırsın" diyor ve ben tam o anda bayan palabıyık'ın mavlaması ile uyanıyorum.

Hiç yorum yok: