Yoğurtçu parkında buluyorum kendimi. Yanıma çok eski bir arkadaşım geliyor. Onunla konuşuyoruz. Konuştukça, kendisinin Y.E.'ye dönüştüğünü görüyorum. Bu hoşuma gidiyor. Çünkü uzun zamandan beri söyleyeceklerim var. Söz gelince, daha önceki filmlerinde yaptığı hataları anlatıyorum ve hiç beğenmediğimi söylüyorum. Son filminin ise diğerlerinden daha iyi olduğunu geriye düştüğü halde, farklı bir konuyu anlattığını, mendil kullanmaya gerek olmadan izlediğimizi, oyuncu yönetiminin başarılı olduğunu aktarıyorum. Beni büyük bir sabırla dinledikten sonra: Sözünü ettiğin kişi ben değilim. Sen sanırım Ç.I'dan bahsediyorsun" diyor ve yanımdan ayrılıyor.
Kendimi Kadıköy çarşısına atıyorum. Gezinirken bayan "J" ye rastlıyorum. Bayan J kısa boyuyla tezgahların arasından zor görünüyor. Merhaba "J" diyorum. Şaşırmış gözlerle bana bakıyor. Bir süre öylece bakışıyoruz. "Beni biri ile karıştırdın" herhalde diyor. Ben de siz bayan "J." değil misiniz' diye soruyorum. O da bana: "Evet ama benim asıl adım "B" diyor. "Sizi daha uzun boylu sanıyordum" diyorum. "Aslında uzun boyluyum, rüyalarda kısa çıkıyorum" diye karşılık veriyor. Birlikte, onun ofisine gidiyoruz. Avukatlık ofisi burası. Yeni Adliyenin yanına kentsel dönüşüm yasası gereği yapılmış, koca hacimli bir bina. İçinde kullanılmayan çok sayıda ofis var. Bana sadece sanat tarihi ile ilgili davalara baktığını söylüyor. **Ofisin ortasındaki masanın üzerinde devasa boyutta muzları olan bir hevenk görüyorum. İçlerinden bir tanesini bana vermek isterken bir muz yere düşüyor. Ben eğilip düşen muzu alıyorum ve bir kısmının kabuğu ile yenmiş olduğunu görüyorum. Bana: "Onu alma o muz Y.E.'nin" diyor. Gelip gittikçe yediğini söylüyor.**O sırada içeri yardımcısı giriyor ve kızkardeşi bayan "S" nin, üniversiteli arkadaşı bay "H" ile birlikte kalacağını, yanlarına da annesini yerleştirdğini söylüyor. Çıkıp hep birlikte eve bakmaya gidiyoruz. Dediği gibi, iki arkadaş birlikte kalıyorlar. Annesini de yandaki dairede oturuyor görüyorum. Eve geliyorum. Evin ortalık yerine serilmiş büyükçe bir halı görüyorum. Yamalı bohçayı andıran bu halıyı çok uzaklardan tanıdığım olan bayan "S" nin yaptığını ve bana özel olarak getirdiğini, o söyleyince anlıyorum. Kendisine çok teşekkür ediyorum. Bu otantik hediyeyi çok beğendiğimi söylüyorum. O da bana: "Yadırgamayacağını biliyordum, çünkü sizin demokrasiniz de yamalı bohça gibi" diyor ve evden ayrılıyor. Ben de arkasından kendisinin duyabileceği bir şekilde bağırıyorum: "Tıpkı benim rüyam gibi."
Not: 1- **....** Arası bölüm yazıdan sonra anımsandığından ekleme yapılmıştır.
2- Resim, Woody Allen'in "sleeper" filminden bir kare.
6 yorum:
"Rüyalarda kısa çıkıyorum" kısmına çok güldüm Hektor :))) Annem der ki "Rüyaları suya anlatmak gerekir". O yüzden, uyanınca rüyamı anlatmak istediğimde bana musluğu açtırır. Kötü enerji suyla aksın gitsin gibi birşey sanırım. :)
"Televizyonda şişman çıkıyorum" oluyor da, "rüyada kısa çıkıyorum" neden olmasın, sevgili Joujou:)) Bütün kötülükler denize dökülsün.
Dökülsün valla. Piranhalar yesin sonra onları :)
Piranhalar yedikçe daha da tehlikeli olacaklar Joujou. En iyisi onları arıtarak denize atmalı.
Yüzüklerin Efendisi'nde olduğu gibi kendi içinde eriyerek son bulsa keşke :)
Bu dediğin iyi bir şey. Evet, kendi içinde eriyerek yok olsun:)
Yorum Gönder