30 Mayıs 2012 Çarşamba

BEKLERKEN

http://pipoevi.com/wp-content/uploads/2012/03/mk6.jpg           
                Başlatılan girişimin sonucunda, ortaya çıkan tabloda görüneni elde etseydim sorun olmayabilirdi. Ama görünen o ki, ortaya çıkan sonucun tamamına eriştirilmeyeceğimi öğrendim. Erişebildiğim kadarı, bundan sonrasında kısa süreli de olsa değişecek yaşamım için yeterli görünmüyordu. Çıkan sonucun tamamına eriştirmeyen karşı taraf, bir jest yapmış, kendilerince rahatsızlık vereceği düşünülen 'şey'i iki ay ertlemişti. Bu olumlu ve isabetli bir girişimdi. Ertelemenin dışında, faydalanacağım kısma sonuç itibariyle aynı şekilde tam olarak kavuşamayacaktım. Bunun üzerine ve her ne olursa olsun bu olumlu adıma karşılık, ben de olumlu bir adım attım ve faydama sunulan kısmı kabul ettim. Sonuca yapılan ikinci bir müdahaleye karşı blok yapıp, basketi önledim, fakat kendime yakışanı yaparak ribaundu karşı tarafa verdim, bir nev'i mısırı yiyip de "koçanını buyur, pipo yaparsın" dememiş oldum. Bakalım ne olacak,  hiçbir ses çıkmadı, şimdilik sessizlik hâkim. Bekleyip göreceğiz. Yirmi dört saat içinde belli olacaktır mutlaka.

Johann Sebastian Bach

28 Mayıs 2012 Pazartesi

KENDİMDEN ALINTILAR 4

Kendini bilen hiçbir erkek, kendi kendisini "kaçırılmaması gereken bir adam" olarak nitelendirmez. Sırf bu yüzden kaçırılmayı hak etmiştir zaten. Bu sözüyle ahlâki ve insani açıdan yapmaması gerekeni yapmış, söylediği nitelik olarak doğru olsa bile kendi gerçeğine tecavüz etmiştir.

Çoğunluğun düşündüğü gibi düşenmemek, yanlış düşünmek midir?

İçindeki cevherin varlığından haberin olsun. Sende olanı farket.

Bulunduğunuz yerde esans olarak tiner kullanılıyorsa, sigara yakmamalısınız.

Hayat her zaman dört yol ağzında seçime zorlanmaktır, kendi yolundan gidersen, kazandığın da kaybettiğin de senin olur.

Henüz ana rahmindeyken, dünyaya geldiğinde yaşayacağın acıları ve hayal kırıklıklarını söylecek olsalardı orada kalmayı ve güvende olmayı seçerdin. Eğer, sadece yaşayacağın mutlulukları ve başaracaklarını söyleselerdi, bir an önce doğmak isterdin.

Kendini diğer insanların seni sevdiğinden daha çok sev, kendi üzerinde denediğin bu sevgi diğer insanları da kendinden çok sevmeni sağlayacaktır.

Ara sıra balık tezgâhındaki balıkları seyredin, kitap raflarındaki kitapları inceleyin.

İnsanın en rahat olduğu yaşlar, zengin olma tehlikesini atlattığı yaşlardır.

Sizi bunaltan kişileri Tim Burton'a  havale edin.

Dünya teknolojisi saatte 240 km. hız yapabilen güvenli! binek otomobiller üretirken, bu otomobillerle ulaşımda kullanılan yollardaki hızı yine güvenlik nedeniyle saatte 140 km. ile sınırlandırırız. Başka şekilde söyleyecek olursak: Otoyollardaki hızı saatte 140 km. ile sınırlandıracaksak, neden 240 km. hız yapabilen binek otosu üretiriz.

"Bu duvara yazı yazmak yasaktır" yazısını, yazı yazılmasını istemediğimiz duvara yazarız.









53 YIL SONRA

  
   
Emmanuella Riva, Hiroshima mon amour (Alain Resnais)1959


Emmanuella Riva, Amour (Michael Haneke) 2012


                1959 Yılı Cannes Film Festivalinden geri çevrilen Alain Resnais'in filmi Hiroshima mon amour'dan 53 yıl sonra bu kez Michael Haneke'nin Altın Palmiye kazanan Amour filmiyle Cannes'da yer alan Emmanuella Riva.

26 Mayıs 2012 Cumartesi

GIRO'DA SON DURUM

   

Giro' da dün koşulan (Treviso → Alpe di Pamepago) 19 ncu etap Astana'dan Roman Kreuziger'in. Genel Klâsman birincisi Joaquim Rodriguez, pembe mayo'yu bu etapta da bırakmadı ve finişe en yakın takipçisi Hesjedal'ın gerisinde gelmesine rağmen17 saniye önünde etabı tamamladı.            

25 Mayıs 2012 Cuma

RÜYAMDA 25 MAYIS


             
         Dört kişiyiz, bir eğlenceden ya da toplantıdan çıkmış olmalıyız. Kapıda, içimizden birinin olduğunu bildiğimiz dört kapılı üstü açık son model bir arabaya biniyoruz. Yanımda, dokuz yıl önce kaybettiğim ağabeyim de var. Diğer iki kişiden biri erkek, biri kadın ve ben onları tanımıyor ya da hatırlamıyorum. Şoför koltuğunda tanımadığım kişilerden erkek olan oturuyor. Ben arkada ağabeyimin yanında oturuyorum. Önde oturan kadın, cep telefonunu konsolun üzerine koyuyor. O esnada ağabeyim arkadan seslenerek onu uyarıyor: Telefonunu koltuğun yan tarafındaki, özel olarak yapılan cebe koymasını, eğer bunu yapmazsa telefon operatörünün faturaya elli lira fazladan ücret yazacağını söylüyor.

24 Mayıs 2012 Perşembe

GIRO 2012

Giro 2012'de bitime 4 etap kala, 17nci etabın galibi ve genel klâsman birincisi Katusha'dan Joaquim Rodriguez.

Suzanne Vega

 

Baylar, Bayanlar New York'un Suzanne Vega'sı dün gece Salon İKSV'deydi.

22 Mayıs 2012 Salı

KENDİMDEN ALINTILAR 3


Bir ülkenin cadde ve meydanlarındaki heykel sayısı ile o ülkenin tarihi geçmişi arasında doğrusal bir ilişki vardır.

Tüm kötülüklerin başı mülkiyettir. En kötü insan, bir arazi parçasının etrafını çevirerek, 'burası benimdir' diyen o ilk insandır.

Ruhi Su dinleyin.

Hiç tanımadığınız ve o ana kadar hiç görmediğiniz arkadaşınızı rüyanızda görebilirsiniz.

Mal beyanı verirken, yorulmamanız için fazla mal edinmeyin.

Herkes aynı şeye bakar fakat herkes aynı şeyi göremez.

Unutmak istediği geçmişi olanlar, geleceğinizi bunun üzerine inşa etmek istemiyorsanız o geçmişten kurtulun.

İdeolojileriniz ve dünya görüşünüz istediğiniz düzeni gerçekleştirmenize yetmiyorsa, geçiş sürecinde mutsuz olmamak için düzen içinde ihtiyaçlarınızı karşılayarak geleceğe hazırlanın.

Yolculuk yolla yapılan bir flörttür. Bitiyor olması, sevgiliyle yapılan flörtün bitiyor olmasına benzer. Yolculuğun sonunda varılmak istenen yer, flörtün sonunda evlilik olsa bile.

Saklandığı yerden yayına devam edenler, zamanla parazit yaparlar.

Ülkeler ve caddeler birbirlerine benzerler, onları birbirinden ayıran özellik yer altındaki tarihi ile yer üstündeki sanat eserleridir.

Sürekli düşmemek için, bilgece kafaya gerek vardır.

Hep aynı seslerden sıkılıp bunaldığınız zaman "Tom Waits" dinleyin.

Bencilliğin en takdir edilecek yanı, sevdiğini ve sevdiğinin aşkını üzmemek için kendi canına kıymaktır.

Birdenbire karanlıkla karşılaşmamak için üzerinizdeki örtüyü daha fazla beklemeden kaldırın.

Ağaca çıkıp meyve yemek varken ve bunu yapabiliyorken ve hatta daha eğlenceliyken, insan neden meyvelere uzanmak için arka ayakları üzerine kalkmış, bir türlü yanıt bulamıyorum. Bugün ağaca çıkıp meyve yemek istememiz bundan mıdır acaba?

En sevdiğim paradoks; tüm engelleri yıkan güç ile, hiçbir gücün yıkamadığı engelin karşılaş(ama)masıdır. 




 Resim: Dali, 'Leda Athomica, 1949'.



19 Mayıs 2012 Cumartesi

KENDİMDEN ALINTILAR 2


 Mutluluk, o andan çıkan fotoğraf karesidir.

Her insan en az bir aşk filmi hakkında konuşabilmelidir.

Anne rahminden kurtulduğunuz gün, annenizin sizden kurtulduğu gündür.

Baktığın yerden aradaki engelleri çıkarırsan ona kavuşursun.

İzlediğiniz bir filmde hiçbir karakterle duygusal bağ kuramıyorsanız, o film hakkında nesnel bir değerlendirme yapabilirsiniz.

Yayalar; kırmızı ışık yanıyorsa bile, yol boşsa dikkatli bir şekilde güvenli geçiş yapabilirler.

İnsanlık hayvan ölüsü yemeyi bıraktığı gün uygarlaşacak.

Doğru karar, bugün sizin çok daha iyi konumda olmanızı sağlayacağınızı düşündüğünüz halde geçmişte hayır dediğiniz ve üzerinden yıllar geçse bile kişilik ve yaşam tarzınıza göre yine hayır diyeceğim demek suretiyle almış olduğunuz tercih kararınızdır.

Tülay German'ı ve Fikret Kızılok'u dinleyin, dinletin.

Eski aşklarınız üzerinde fazla durmayın. Oyun biter, perde iner, seyirci çıkar.

Onun yanında başka kadınlardan bahsetmeyin, başka kadınlara iltifat etmeyin.

Daima aydınlık saçan kişileri takip edin, ışığını söndürmeyin.

Uzaktan büyük görünen kişiler, yakınlaştıkça küçülüyorlarsa perspektif bir sorun var demektir.

Süslü cümlelere aldanmayın, ne demek istediğine bakın.

Toplum için yoktur başka değerli şey eğitim ve sağlık gibi, olmazsa eğitim ve sağlık,  insan hasta hayvan gibi.

En güzeli, pazar günü, sevdiğinle vazgeçilmez bir tutku olan öğle rakısıdır.

Kinlerinize teleskopla bakmayın. Onları bugüne yaklaştırmayın.

Sürekli batıya gidersek,  arkamızda kalan her yer doğu olur ve batıyı yitiririz.

Dünyaya mizahçı gözüyle bakın, daha başka göreceksiniz.

Siyah beyaz çizgilerle bu kadar renkli bir dünya yaratmak sadece çubuklu formanın değil, Turhan Selçuk'un da marifetidir. 

Herkes sonsuz aşkını bulsun ve onu sonsuza kadar sevsin.


 
 Resim: Salvador Dali, Galarina

BAYRAĞINI AL BAYRAMINA KATIL

17 Mayıs 2012 Perşembe

KENDİMDEN ALINTILAR 1



Önceden belirlenmiş buluşma yerine gelmeyen kadın, buluşma yerinde bekleyen erkek tarafından terk edilmiştir.

Hiç gelmeden pisleyenler olduğu gibi, pisleyip gidenler de oluyor hayatta.

Gördüğüm rüyaları unutmamak için notlar alıp yeniden uyuyorum.

Kendinizi iyi hissetmeniz için günde iki kez "back to black" dopingi uygulayın.

Cumhuriyetimiz yaşlandıkça daha bir ilim irfan sahibi oluyoruz, hiç önem vermediğimiz bildik şeylerin ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz meselâ.

Niteliksiz çoğalmak mı, nitelikli  nüfus mu?

Gerekli düzenek ve alet edavat olsa, insanı yeniden yapsak.

Bazı şeyleri unutmayı çok isteriz de, unutmanın bellek hastalığı olduğunu  ve tedavi gerektirdiğini de unutuveririz bu arada.

Gerçeklik algısı değişkendir.

Boşanmak evliliğin yan etkisidir. Doz aşımına dikkat edin.

Herkesin baktığı yerden gördüklerine göre bakılan yer dünyanın merkezidir.

Islak çiçek aşkın en büyük düşmanıdır.

Dik duran başakda tane kaybı vardır, verimsizdir. Eğilen baş'da kişilik kaybı vardır, onursuzdur.

Trafiğe çözüm olması için; arabanızı gezmeye çıkarmayın.

Yanar döner renkli Milton Fridman'ın lâdes kemiğinden yapılma  kös dinlemiş kişiler kurbağa bacağına yüz sürmüş yalancı dolma gibidir.

Erkek egemen toplumda kadın olarak yaşamaktan rahatsız olmayıp bundan gurur duyan kadınlar, zeki kadınlardır.

Tamamen sanallaşmamak için ara sıra klavyeden başka şeylere de dokunun.








SORULAR

            Anatomisi dört ayak üzerinde durmaya uygun olarak kodlanmış ve iki ayak üzerinde durmaktan yüzyıllardır kronik bel ağrısı çeken  insanlar, tasarımını inkâr eder biçimde arka ayakları üzerine kalkmasaydı(!) yaşam nasıl olurdu?
            Bu durumda yaptıklarına çok kızdığımız ve hayvanlara yakıştırdığımız davranışları sonucunda, insanları aşağılamak için kullandığımız "iki ayaklı hayvan" sözünün yerine ne koyardık?

16 Mayıs 2012 Çarşamba

SON IŞIK

Üzerimizde şeffaf bir karanlık örtü var,
Hâlâ aydınlıkta olduğumuzu sanmamız bundandır.
Son ışık sönünce bu yanılsama da bitecek
Ve örtü kalktığında üzerimizden, gerçek karanlıkla yüz yüze geleceğiz.

15 Mayıs 2012 Salı

NÂZIM 'YERALTI'NA İNDİ

 Nâzım Londra Metrosu'nda!
Nâzım Hilmet, Londra Metrosu'nda düzenlenen 'Yeraltında Dünya Şiirleri' organizasyonu için seçilen 6 şairden biri oldu. Ünlü şairin 'Geceleyin Bakû' adlı şiirinin Randy Blasing ve Mutlu Konuk tarafından yapılmış İngilizce çevirisi "Bakû at Night" Londra'da yapılacak ' Olimpiyat Oyunları ' sonuna kadar Londra Metrosu trenleri duvarlarında sergilenecek.

Geceleyin Bakû
Geceleyin yıldızsız ağır denize kadar 
geceleyin zifiri karanlıkta
güneşli buğday tarlasıdır Baku şehri.

Tepedeyim

avuç avuç çarpar yüzüme ışık taneleri

havada rast peşrevi Boğaziçi suları gibi akar.

                                                      Tepedeyim
uzaklaşır uçsuz bucaksız ayrılıkta
bir sal gibi yüreğim
gider anıların ötesine
yıldızsız ağır denize kadar
zifiri karanlıkta.

RUHİ SU 100 YAŞINDA



Halk müziği yorumcusu, besteci ve şair Ruhi Su, doğumunun 100. yılında bir dizi etkinlikle anılıyor. "Ruhi Su 100" etkinliklerinin belki de en önemlisi; "Ruhisuyüz" sergisi, yarın Tophane-i Amire'de Ruhi Su Dostlar Korosu'nun türküleri ile açılıyor.



Haberin kaynağı: Cumhuriyet, 15 mayıs 2012

14 Mayıs 2012 Pazartesi

CLAUDE BERRİ'NİN "PINARLARIN MANON'U" FİLMİ

  
              Çok güzel bir kız olan Manon, dağlarda keçi çobanlığı yapar. Aynı köyde büyük toprak sahibi olan Ugolin'in hayattaki en değerli şeyi ise, karanfilleri ve uzaktan sevdiği Manon'udur. Ugolin, yıllar önce Manon'un ailesinin topraklarını elinden alan Papet'in oğludur. Manon, Ugolin'in tek taraflı sevgisinden habersizdir ve başkasına aşıktır. Ugolin, basit düşünen, fesat, bencil ve saf bir köylüdür. Ugolin ilk anlarda, Manon'a sahip olabilmek için onun aşık olduğu genci öldürmeyi düşünür, fakat Manon genci çok seviyordur, onu öldürmesi Manon'un üzüntüsüne sebep olacaktır, sevdiği kızın üzülmesini istemiyordur. Kendisini sevmiyor ve bir başkasına aşık diye Manon'u öldürmeyi de göze alamaz, çünkü çok sevdiği Manon'u öldüremez. Manon'u da, onun aşığını da öldüremeyen bu basit, saf, bencil köylü Ugolin, aşkı ve çok sevdiği Manon'un üzülmemesi ve mutlu olması için......!

11 Mayıs 2012 Cuma

UZAKTAN DÜZELTME

Doğrusu;  "bayrağın boyu ile devletin ömrü arasında ters orantı vardır", şeklinde olmalıydı.
Yoksa, bayrağın boyunun uzun olduğunun belirtilmesi ve yine aynı şekilde devletin ömrünün kısa olmasının belirtilmesi halinde, zaten ikisi arasındaki orantının ters olduğu görünüyor . 
Şöyle de denebilirdi: "Bayrağın boyu uzarsa, devletin ömrü kısalır".

Ayrıca her ne şekilde denirse densin, yukarıdaki bağıntının ispatlanır yanı yoktur.

Yazmak kolay iş değildir. 

8 Mayıs 2012 Salı

DEYİŞ 6

NE KADAR AĞIR OLURSA O KADAR İYİ !
 
Sığ sularda yüzmeye alışık olanlar; suyun kaldırma kuvvetinden yararlanmak için kafanızı kültürel olarak ağırlaştırın, bunu yapmazsanız derin sulara girdiğinizde dibe vurup yükselemez ve sürekli düşüş içinde olursunuz.


7 Mayıs 2012 Pazartesi

RÜYAMDA 7 MAYIS

              
             Belçika'dayım, fakat hangi şehrinde olduğumu bilmiyorum. Şehrin bilmediğim bir caddesinde yürüyorum. Kalabalık ve dar kaldırımlı bir cadde, yanımda da Jean Seberg  var. Henüz yetişkin yaşlarda, yirmilere ulaşmamış. 'Serseri Aşıklar' film setinden çıkmış gelmiş. Saçları oğlan tıraşlı, kısa mı kısa...Bizden, ülkemizden söz ederken diyorum ki: "Bak, şehirler bu görüntüsüyle hep birbirine benzerler, dar ya da geniş kaldırımlar, motorlu araçlar, karşılıklı yürüyen yayalar vs." Bunu söylerken kendimi bir anda, yanımda Jean Seberg olduğu halde,  gençlik yıllarımın geçtiği Bakırköy'ün İstasyon caddesinde buluyorum ve söze şöyle devam ediyorum: "Tıpkı bu caddenin sizin caddenize benzediği gibi" diyorum. Kentleri birbirinden ayıran özelliklerin, o ülkenin (kentin) tarihi, coğrafi konumu, mimarisi, eski eserleri, hangi uygarlıklara kucak açtığıdır derken, güzel İstanbul'a getiriyorum sözü. İstanbul dünyanın merkezi olabilecek konumda, çok eski ve çok tarihi bir şehir, bulunduğu coğrafi konumun güzelliği de tüm uygarlıkların iştahını kabartmış ve elde etmek istemişlerdir o'nu derken, bana dönüp; "siz ülkenizi ve İstanbul'u tekrar elde edebilmek için emperyalistlere karşı büyük ve onurlu bir savaş verdiniz" değil mi? diye soruyor. Ben de, "evet" diyorum ve ekliyorum, "tüm bunları tekrar elde ederken, çok büyük kayıplar verdik, Anadolu'yu tabiri caizse şehit kanıyla suladık, tekrar vermemek için kıymetini bilmeliyiz" diyorum. Bir okul ödevinin olduğunu ve yaptığı bu ödevi bana ithaf etmek isteğini söylüyor. Ben de 'seve seve kabul ederim' dedikten sonra yanından ayrılıyorum ve o tarihlerde oturduğumuz, Yakut Sokak'daki evimize geliyorum. Kapıyı açıp içeri girdiğimde yerde, bir kargo zarfı buluyorum. Zarfın Belçika'dan gönderildiğini ve içinden de "İzmir'in kavakları' cd'sinin çıktığını görüyorum...

5 Mayıs 2012 Cumartesi

"BİZİM DENİZ"


MARE NOSTRUM 
En uzun koşuysa elbet Türkiye'de de Devrim,
O, onun en güzel yüz metresini koştu
En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak...
En hızlısıydı hepimizin,
En önce göğüsledi ipi...
Acıyorsam sana anam avradım olsun,
Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun! 
 Can YÜCEL     
 
Mare Nostrum: Lâtince, Bizim Deniz.
 
 

4 Mayıs 2012 Cuma

GİRO, EVİMİZE GELEN İTALYA


             95. İtalya Bisiklet Turu 5 Mayıs Cumartesi günü, Danimarka'nın Jutland bölgesindeki 8 kilometrelik bireysel zamana karşı etabıyla başlayacak. Danimarka'daki üç günden sonra bisikletçiler İtalya'ya geçecek ve zorlu 21 etaplık turu tamamlayacaklar. Geçen yılın aksine heyecanın daha uzun ve hatta son etepa kadar sürmesi bekleniyor. Geçen yıl katıldığı Giro'yu kazanan Contador, 2010 da kazandığı Tour de France'ın ardından dopingli madde kullandığı gerekçesiyle iki yıl yarışlardan men edilmiş ve son iki yılda kazandığı şampiyonlukları elinden alınmış olduğundan kesin favorisiz geçecek bu tur'un heyecanı da başka olacaktır.
             Katılan bisikletçiler ve takımlar açısından kadro Fransa Bisiklet Turu'na göre zayıf olsa da, yine de ikinci büyük bisiklet turu olması ve bisiklet için en güzel mevsimde yapılması izlenmeyi hak ettiriyor. Dünyanın en güzel ülkelerinden birini bisikletle gezmek ve adım adım izlemek için evlerinize gelen bu fırastı kaçırmayın derim.




3 Mayıs 2012 Perşembe

DEYİŞ 5

ARA MEVSİM
Ara mevsimler de, ara rejimler gibi tam karakteristik. Ara rejimlerdeki demokrasi ne ise, ara mevsimlerdeki hava da öyle. Birinde düşüncelerinizden muzdarip olurken, diğerinde de giydiklerinizden olabiliyorsunuz. 'Yaz gelsin!' dedirtecek kadar oluyor...

2 Mayıs 2012 Çarşamba

TRUVALI KADINLAR


               (...)Çarpışmalarda, yalnız Troia'lı komutan, Aineias canını kurtarabildi. Aineias, karısını, yaşlı babasını, bir de çocuğunu kaçırmak için evine koştu. Tanrıça Aphrodite, kendisini koruyordu. Evine gidince karısının ölmüş olduğunu gördü Aineias; babasıyla  çocuğunu alarak Troia'dan kaçtı.
               Aprhodite, Helena' nın ölmemesini sağladı. Kurtulur kurtulmaz kıyıya koştu Helena, orada kocası kendisini karşıladı. "Hiç üzülme," dedi Menelaos, "seni birlikte götüreceğim."
               Sabah olduğu zaman, Asya'nın en zengin şehri Troia'nın yerinde yeller esiyordu. Bir avuç kadın kalmıştı geride. Onlar da tutsak olarak Yunanistan'a götürülmelerini bekliyorlardı. İçlerinde en yaşlısı kraliçe Hekabe idi. Priamos'un karısı, yere çökmüş kendi kendine mırıldanıyordu.:
                              
                                    Bütün acılar gelip beni buldu.
                                    Ne kocam kaldı arkada, ne çocuklarım;
                                    Sarayımı yaktılar,
                                    Ülkem yerle bir oldu.

               Çevresindeki kadınlar da yaslıydılar:

                                    Biz de acı çekiyoruz senin kadar.
                                    Biz de bundan böyle tutsağız artık.
                                    Çocuklarımız bağırıp sesleniyor:
                                    "Anne yalnız kaldım buralarda," diye
                                    "Karanlık gemilerle götürüyorlar beni,
                                    Seni göremiyorum anne" diye.

              Kadınlardan yalnız Andromakhe'nin oğlu sağ kalmıştı. Hektor'un karısıydı Andromakhe. Kendi kendine, "oğlum daha pek küçük; herhalde onu öldürmezler," diye düşünüyordu ki, bir haberci geldi yanına. Konuşurken üzüntülü olduğu belliydi:
                                   Oğlun ölecek birazdan
                                   Surlardan atacaklar onu.
                                   Düşün, tek başınasın, 
                                   Tutsaksın, kimsen yok,
                                   Cesur bir kadın gibi davran.

             Habercinin dedikleri doğruydu. Kimi kalmıştı ki Andromakhe'nin:

                                   Ağlıyor musun oğlum, ağlama.
                                   Bilmiyorsun, neler bekliyor seni.
                                   Nasıl düşeceksin, her yanın
                                   Nasıl parçalanacak bilmiyorsun.
                                   Öp beni, bir daha öpemezsin.
                                   Yaklaş yanıma biraz, öp anneni,
                                   Seni doğuran, seni seven anneni,
                                   Küçük kollarını dola boynuma,
                                   Öp beni, öp dudaklarımdan beni.

            Daha savaşın ne olduğunu bile bilmeyen çocukcağızı alıp, surlardan aşağı attılar. Kadınlar yavaş yavaş yolculuğa hazırlanmaya başladılar:

                                   Troia yok artık, o yüce şehir yok.
                                   Artık alevler kaldı yalnız arkada.
                                   
                                   Tozlar yükseliyor,
                                   Toz mu bu duman mı yoksa?
             
                                   Hoşça kal çocuklarımızın doğduğu ülke,
                                   Hoşça kal koca şehir, yüce Troia.

                                   Şimdi Yunan gemileri bekler kıyıda.



Kaynak: Edith Hamilton, Mitologya.
Çeviren: Ülkü Tamer.
Varlık Yayınları, Ekim 1968









               

1 Mayıs 2012 Salı

Bellek Muhafazakârdır

 
     Natalie: Ama intikam alsan bile bunu hatırlamayacaksın ki. Hatta o işin bittiğini bile bilmeyeceksin.
     Lenny: Karım bu intikamı hak ediyor. Benim bilip bilmemem bir şeyi değiştirmez. Hatırlayamadığım şeylerin olması yaptıklarımı anlamsız kılmaz. Dünya gözlerini kapattığın anda kaybolmuyor, değil mi?..