23 Ocak 2015 Cuma

NEFRETİN İKİ BOYUTU

Mother and Child #5; Painting by Howard Newman: Contemporary limited edition prints, Surrealist prints, Surrealist art,Constructivist art,Constructivist prints,limited edition prints,limited editions,surrealism,constructivism
Uzun yıllardan beri annesi ile  görüşmüyordu. Çocukluğunda annesi tarafından terk edilmişlik duygusunun kendisinde oluşturduğu nefreti sürekli büyütmüştü ve annesini söküp atmıştı içinden. Ergenliğe kadar dayısı ile birlikte yaşamıştı. Babasının düzensiz bir yaşamı vardı, bir çocuğun sorumluluğunu alacak olgunlukta olmadığından dayısı bakmıştı kendisine. Sonrasında varlıklı bir aile ile yurt dışına gitmiş, uzun yıllar onlara ev işlerinde yardımcı olmuştu. Yetişkin yaşlarda yurda döndüğünde tanışmıştı deniz subayı olan kocasıyla. Kısa süren birliktelikten sonra evlendiler. Güzel bir kız çocukları oldu. Şimdilerde ergenlikten yetişkinliğe geçiş dönemindeydi. Kızlarını iyi yetiştirmişlerdi. Yaz ve kış tatillerinde kocasının ağabeyinin evine gelirler, bir kaç gün kalırlar, oradan da asıl tatillerini geçirecekleri yere giderlerdi. Yani transit geçiş noktasındaydı ağabeyi. Bu da onları senede en az iki üç gün gibi kısa bir süre de olsa görmesini sağlıyordu. Bu sömestri de gelmişlerdi. Tatilden bir hafta önce gelip, hem abisinde kalmak hem de yurt dışı kayak tatilerini uzatmak için böyle yapmışlardı. Gitmeden önce bir akşam oturuyor, konuşuyorlardı. Aileden avukat olan birinci derece yakınlarının kendilerine bazı evraklar verdiğini ve gerekenleri yaptığını söylediğine tanık olurlar ağabeyi ile karısı. Durum üzerine, yaptıkları açıklamada; çocukken kendisini terk eden ve yıllar boyu nefret beslediği annesinin ölmüş olduğunu, varisi olarak kendisine kalan borç tebligatından öğrendiğini ve bunun üzerine karşı dava açtığını anlatır. Buraya kadar herhangi bir terslik yoktu. "Lanet olsun, yıllar boyu ne verdin de bir de borç bırakıyorsun...değil şu kadar ...bin lira, yüz lira da olsa ödemem, Allah rahmet eylesin bile demem, hayatımdan nasıl çıkıp gittiysen, bu dünyadan da öyle def olup gidersin işte" der. Bu sözleri duymak odada oturan hiç kimseyi şaşırtmamıştı. Aksini bekleyen de yoktu. Devamında; "Borç bırakacağına bari biraz para bıraksaydın" der. Hali vakti yerinde, paraya gereksinimi de olmamasına rağmen bu sözler çıkıvermişti ağzından. Bunun üzerine dayanamayan ağabey sorar: "Para bıraksaydı alacak mıydın?" der. O da, "alırdım tabii, neden almayayım" der. Ağabey de; "ne bileyim, biraz evvel annen için onca lanet okuduktan sonra, "para bıraksa alırım demeni çelişkili buldum, en azından alıp bir vakfa bağışlardım diyebilirdin" der ve karsının uyarısıyla konunun üzerine fazla gitmez ve tartışma da uzamadan kendiliğinden biter.

Hiç yorum yok: