23 Eylül 2014 Salı

YİNE-Lİ-YORUM II

 The Birth of Day - Joan Miro

Kalemin kağıt üzerinde bale yapar gibi harfleri işleyişini, eski plaklardan gelen o cızırtılı sesi zaman zaman özlüyor ve duymak istiyorum. Onlara dokunmanın verdiği haz da bambaşka tabii. Gittikçe bunlardan uzaklaşıyoruz. Bir zaman sonra( daha değil ama) antika olacaklar.

Kişileri tanımamıza yardımcı olan yayınladığı postlar değil, yorumlarıdır. Bazı postlarım kısa "bir kelime bile etmeden" derdini anlatan türden olabiliyor bazen ama yorumlarımı yazarken çoğunlukla bu cimriliği göstermiyorum. Bazen yorumlarım bir post kadar uzun olabiliyor. Yeteri ve gereği kadar ve hatta daha fazlasını yazıyorum. Yazdığım yorumlarda da amacım yazıyı eleştirmek değil yazıdaki olay örgüsü içinde bulunan kişi ve olayları yorumlamak. Kısaca; "çok güzel olmuş, eline sağlık, çok beğendim, ne kadar da güzel yazmışsın" şeklinde yorum yapmıyorum. Çünkü, yazının edebi değeri beni ilgilendirmiyor. Beni ilgilendiren,  yazıdaki kurgu ve olay bağlantıları oluyor genellikle.

 Bir yandan ortak tutkuların ortaya çıkması sevindirirken diğer yandan kayıpları üzüyor insanı. Popüler olmayan bir sanatçıyı sevmek, paydası çok geniş bir alan olmadığından aynı noktada buluşmak ilgiyi artırıyor.

- " Bazen 'aşk' kavramına mı tutkunuz diye düşünüyorum. O kavramın bize hissettirdiklerinin yansımasını aradığımızdan mı acı çekiliyor? O  yüzden mi 'aşk affeder?' insanın çoğalma dürtüsünün ötesinde olduğunu farz ettiğimiz bu duygular nedir aslında? diye sordu."
 - Ben de: Sorularına kendi görüşümle yanıt vermem gerekirse, dedim ve "Aşk yaşamadan, yaşanmayacağına inanıyorum. Yaşanamayan aşkın da daha çok acı verdiği kanaatindeyim. Aşk yaşanırken değil, yaşayamazken acı verir. Yaşanamayıp acı çekmektense, yaşanması gerektiğine inanırım. Bittiği zaman da gitmesini bilmeli insan, bunu yasa dönüştürmemeliyiz. Aşk tutku ve ideallerin en yükseğidir. Aşk kendinin daima ilerisindedir. O varsa hiçbir şey ondan daha değerli derğildir. O'nun üzerine birşey konulamayacağına göre, gerisi için söylenecek fazlaca söz yoktur. Bunun için aşk tüm günahları affeder. İnsan ya hayatında bir kez ve son kez o tek sarılmalık boşluğu dolduracak göğüs bulur ya da bulamazsa bulmak için her zaman o boşluğu dolduracak anı bekler. Bunun çoğalmakla bir ilgisi olduğunu sanmıyorum, dedim.


Resim: Joan Miro (The Birth of Day)

Hiç yorum yok: