21 Ocak 2014 Salı
İŞTE SİZE GERÇEK BİR ÇAPULCU !
Yukarıdaki resimde gördüğünüz kişi Jose Mujica. Uruguay devlet başkanı. Eski bir gerilla. Merkezi hükümete karşı yıllarca savaşmış. On dört yıl hapishanede yatmış bir devrimci. Bundan bir-iki hafta önce gazetede okuduğum haberde; Uruguay hükümeti tarafından hazırlanan yeni yasa ile, ülkede uyuşturucu kullanımının serbest bırakıldığı ve yuşturucu tacirlerinin kâr kapısını kapatacak olan bu yasanın, uyuşturucu kullanan kişileri de daha ağır maddelerden uzak tutacağını yazıyordu.
Ülkede, esrar almak isteyen bir kişi 18 yaşını geçmiş ve bir veri tabanına kayıt yaptırmış olmak zorunda imiş.
Bu kriterlere uyan kişiler, özel ruhsat sahibi eczanelerden her ay 40 gram marihuana satın alabilecek veya evlerinde altı kök kenevir bitkisi yetiştirebilecekti. Bu haber Jose Mujica'yı yakından tanımak için yeterliydi. Bakın neler yapmış bu eski gerilla.
Bu ilginç ve özgürlükçü devlet başkanı, ülkesinde kürtajı serbest bırakmış, eşcinsel evliliklere onay vermiş. Özgürlükleri daha da genişletmek için çaba sarfettiği de söyleniyor. Uyguladığı ekonomi politikaları ile tüm dünyanın parmak ısırdığı bir adam olmuş ve az zamanda çok büyük ilerleme kaydettiği ülkesinde sevilen sayılan devlet adamı haline gelmiş. Vosvos'a biniyor, çiftlikde çalışıyor, evinde iki güvenlik görevlisinden başkası bulunmuyor. Karısı da kendi bahçesinde süs bitkileri yetiştirerek evin bütçesine katkıda bulunuyor. Malvarlığı hiç yok. Kendisine verilen maaşın -ki ona göre oldukça yüksek olan 12.000 dolar- % 90'ını yoksullar ve bakıma muhtaçlara dağıtıyormuş. Bütün bunları okuyunca; o büyük adam'ın* devlet başkanlığını yaptığı cumhuriyet dönemimizin ilk yıllarına yetişemediğime hayıflandığım gibi, böyle bir başkana sahip oldukları için Uruguay halkını da kıskandım. Jose Mujica'nın cüzdanı yok, bilinen bir banka hesabı yok, evinde kasası yok, bankada kasası yok, para kutuları yok, özel bir konutu bile yok. Şimdi Uruguay vatandaşı olmak vardı. Ne kadar övünseler azdır, başkanlarıyla. İşte size gerçek bir çapulcu.
*Atatürk
14 Ocak 2014 Salı
13 Ocak 2014 Pazartesi
YAŞAM ARALIĞI
Ocak ayının soğuk ve karlı bir gününde başlayan "yaşam aralığım" bir yıl daha kısaldı.
10 Ocak 2014 Cuma
DALDAN DALA
"Var olmak" ile "varoluşçuluk" birbiri ile karıştırılmamalı. Herkes kirlenir, önemli olan ne ile ve nasıl kirlendiğindir. Büyük denizlerin de sığ yerleri vardır. Ancak büyük denizlerin sığlığı, küçük deniz'lerden daha derindir.
8 Ocak 2014 Çarşamba
YANSIMA
Geçmişte, karşısındakinin aklından geçenleri okumaya çalışan ve oturduğu yerden tanımadığı o kişi hakkında hüküm verenlerin bugün geldiği nokta: "karşındakinin ne aklından geçenleri anlamaya çalış, ne de oturduğun yerden onun hakkında hüküm ver. çünkü; "HİÇ KİMSE KENDİNDEN FAZLASINI (ya da kendinden başkasını ) GÖREMEZ."
Demek ki, uyarılar dikkate alınmış ve ilerleme kaydedilmiş. Yoksa, psikolojik çözümlemeler ve psikanalizm yolunda akıl yürütmeler bu kadar ucuz ve zahmetsiz olmamalıydı, öyle değil mi?
Not: Birinci cümlenin sonundaki üst üste iki noktadan sonra gelen kalın siyah yazılı bölüm orijinal imlaya sadık kalınarak değiştirilmeden yazılmıştır.
7 Ocak 2014 Salı
AYRINTILAR
***Saçları başörtüsünden dışarı taşmış, sürmeli gözlü, üst dişlerini alt dudağının üstüne batırmış halde işveli işveli yüzüme bakan bu kadın Türkan Şoray'dı. Çıktığı yolda kaybolan ve günlerdir geri dönmeyen İlyas'ını arıyordu.
***Elimdeki kablolarla, şimdi hayatta olmayan çok sevdiğim ve özlediğim bir arkadaşıma can verecektim. Gerekli proteini bulup kaplarsam eğer, bunu başaracaktım.
***Belleklerindeki kötü anıları ve düşünceleri ile bedenlerinde ve kafalarında kendilerine ağır gelen ne kadar yaşam yükü varsa halıların üzerine koyarak uçuracak ve ne kadar yükseğe uçururlarsa o kadar çok yükden kurtulacaklar ve hafifleyeceklerdi. Geri döndüklerinde tartılacaklar ve sonunda bir kedi tüyü kadar ağırlığa sahip olan kazanacaktı.
****Cüneyt Arkın'ı görüyorum. Arkın'ın yüzü sigara gizleme yöntemi gibi, bir çiçekle gizlenmiş. "Neden" diye soruyorum, bana: "Sanatçı aslında kendi filminin çekildiğini ve izletildiğini sanıyor. Gerçekte biz; ona belli etmeden bir başka filmi de çekiyoruz, siz işte o çektiğimiz filmi izliyorsunuz, izlediğiniz filmde Cüneyt Arkın'ın sahneleri geldiğinde bu yüzden onu yüzü kapalı olarak görüyorsunuz. Size görünen halinde yüzünü kapatıyoruz fakat o, filmde yüzünün kapatıldığından ve aynı anda iki film çekildiğinden habersiz."
***Otopsi sonucu: Kalp aşık olabilecek büyüklükte. Fakat inceleme yapılan hastaya ait olmayıp, bir zamanlar aşık olup kalbini çaldığın kadına ait. Üzerinde muhtelif zamanlarda yaşanmış aşk kalıntıları bulunmakta. Bu izler belirgin olmakla birlikte tam olarak net değil. Ancak bir tanesi var ki; kalbin myocardium tabakasında çok eski ve çok derin olarak işlenmiş. Bugün bile hâlâ izleri net olarak görülebilen bu parmak izinin size ait olduğunu net olarak söyleyebiliriz.
***İstiap haddi: "Bedensel içki yükleme belgesi" almak için; yaşamınızda ilk içkinizi içtiğiniz yerden alacağınız sertifikayı 'İçki İçenler Derneğine' onaylattıktan sonra, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yazıp boşluk bırakıp 00-06'ya gönderin.
***Aslında uzun boylu olup rüyalarda kısa çıkanlar, Sanat Tarihi okuyanlardır.
REBEKAH DEL RIO - LLORANDO (CRYING) - David Lynch'in "Mulholland Drive" filminden
Kadın yere düşse de şarkı devam eder. Herşey bir illüzyondur.
5 Ocak 2014 Pazar
ÜÇ ENSTRÜMANLI TEK KİŞİLİK ORKESTRA
Bir kimse karşısındakine, onun alabileceğinden fazlasını veremez. Tıpkı istiap haddi beş ton olan arabaya, on ton yüklenemeyeceği gibi. Bununla demek istiyorum ki, hiç kimse başkasına, kendinde olanın tümünü veremez. Çünkü karşısındakinin zekası sizdeki olanın tümünü alabilecek kapasitede değildir. Karşıdaki bu düşük türden zekaya, siz tüm zihinsel yeteneklerinizi veremezsiniz. Onun alacakları düşük ve küçük, zayıf ve aşağı türden algılayabildikleridir. Karşınızdaki bu kişi, sizi sadece bunlardan ibaret görecektir. Anlayabildiği budur. Yüksek zihinsel yetenekleriniz, onun nazarında ömründe hiç ses duymamış bir sağırın kulağındaki ses gibi olacaktır. Çünkü zihin sahibi olmayanın kulağı da sağırdır. İşte karşındaki insan senin zihin ve düşünce seviyene çıkamıyorsa, senden önce karşısına çıkanların ve konuştuklarının asla senin seviyende olmadığındandır. İnsanın bilgi ve tarbiyesi her konuştuğu kişinin seviyesine çıkmasına yetmeyebilir. İnsanların çoğunun düpedüz düşük zekalı ve düşük yetenekli, yani kesinlikle seviyesiz olduğunu düşündüğünde, insan kendisi de zaman içinde, seviye yükseltemeyen kişilerle konuşmanın olanaksız olduğunu görecektir ve o zaman "seviye yükseltememe" deyiminin asıl anlamı ve isabetliliğini iyice anlayacaktır. Aptallara ve seviyesizlere karşı, aklını kullanmaya bile gerek olmadığı, onlarla konuşmamanın bir kazanç olduğu görülecektir. İşte o zaman, kimi insanlar toplumun içinde, üç enstrümanlı tek kişilik orkestra dinleyen sağırlar gibi kalmaya mahkum olacaklardır.
Not: Arthur Schopenhauer' dan değiştirilerek yazılmıştır. Aslı ile hiçbir ilgisi yoktur.
Resim: Mulholland Drive filminden, Rebekah Del Rio.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)