25 Kasım 2011 Cuma

TOKYO

               Deprem İzleme Araştırma ve Planlama Heyeti Başkanı olarak Tokyo'dayım. Tokyo'ya iner inmez, Japon Deprem uzmanlarınca karşılandım. Dışişlerinden yetkililer de oradaydı. Beni vakit geçirmeden deprem önleme yatırımlarının yapıldığı tesise götürdüler. Kilometrekarelerce büyüklüğünde bir tesisti. Tesisin ortasında dışarıdan bakıldığında görünmeyen, üstü kapalı ve sadece denizaltıların güvertesine açılan kapak büyüklüğünde bir ağzı vardı ve otomatik olarak açılıyordu. Gördüğüm şey şu idi:  Her Japon vatandaşı tesisin yanından geçerken elindeki kitabı sözünü ettiğim kapaktan içeri atıyor ve peşinden bir piston yardımıyla kitap aşağılara doğru bastırılıyordu. Böylece, yaşayan her Japon vatandaşının bir kitap attığını düşünürsek, on milyonlarca kitap atıldığını hesap edebilirdik. İş bununla da bitmiyordu, iyi bir kitap okuyucusu olan Japon vatandaşlardan bazıları birden fazla kitap atıyordu haznenin içine. Yanımdaki Japon uzmanlardan birine,  "sistem nasıl çalışıyor"  diye sorduğumda; uzman Japon olmasına rağmen türkçe konuşarak, "atılan bu kitaplar üst üste yığıla yığıla birbirinin içine geçecek, hamurları karışacak, çürüyecek ve üzerindeki baskıyla fosilleşecek, taşlaşacak  ve 44 yıl sonra bize güvenli ve depreme dayanıklı zeminler ile evler oluşturacak" dedi. "Neden 44 yıl" diye sordum. O da bana, "2055 yılına 44 yıl var" dedi. Ben de, depremle mücadele etmenin uzun vadeli bir planlamadan geçtiğini öğrendiğim Japon uzmana teşekkür edip, incelememe devam ettim.

2 yorum:

Nini Nileud dedi ki...

Bu nasıl bir hayal gücü, ne isabetli bir metafordur. Tebrik ederim...

Hektor dedi ki...

Teşekkür ederim. Rüyanın son bölümünü tam olarak hatırlayamadım. 44 Yıl betimlemesinin nedenini, rüyadan bağımsız gerçek algılarıma göre şekillendirdim. Amacım şimdi başlarsak 2055 yılında tamamlamış oluruz idi. Şöyle görmüş olabilirim de; bugünden Japonların başladığı yıla kadar geriye doğru 44 yıl geçmiş de olabilirdi.