6 Mayıs 2015 Çarşamba

GEÇMİŞİN ADIMLARIYLA BUGÜNÜN BELLEK TARİHİNDE GEZMEK





Çocukluktan çıkıp ilkgençlik yıllarına adım atttığımız günlerde düztaban kayıkla Sakarya nehrinde gezerken suya düştüğüm yeri, giysilerimi çıkarıp kıyıdaki taşlara serdikten sonra kurumasını beklerken mısır ekmeğiyle zeytin yediğimiz çalılıklı kıyıyı, balık tutmaya gidip de eli boş döndüler dedirtmemek için, büyük balıkçıların yayın ya da mersin balığı yakalamakta kullandığı büyücek balığı oltasından kotarıp kayığımıza aldığımızı, bizi uzaktan gören balıkçıların kanolarıyla kovalayıp sonunda da yakaladıkları, nehirdeki oltadan aldığımız balığın yem olduğunu bilmediğimizi söylememiz sonunda biraz kulağımız çekildikten bırakıldığımızı, bazen balıkları etik olmayan bir şekilde balık otuyla avladığımızı, yakın arkadaşlarım Y. ve H. ile dalgalı denize giren edebiyat öğretmenimizi ve kızkardeşini boğulmaktan kurtardığımız o azgın suları, ilk içkimizi içtiğimiz B. Motel'in boş havuzunu, o gün nehir ağzında içtiğim rakı ile yediğim barbun'daki tadın yıllar öncesi gibi aynı lezzette olduğunu, yaz geceleri ateş yaktığımız kumsalı, o yazlık macera olan sarışın kızla tanıştırılma anını, bana onu tanıştıran kız arkadaşıma "bana bunu neden yapıyorsun, "ben aslında seni seviyorum" diyemediğim gün kendime gelmek için bir dikişte F.'nin kahvesinde içtiğim soğuk birayı hatırlamayı, 10 bin nüfuslu bıraktığım yerin 60 bin, yaz aylarında söylendiğine göre 1 milyon olduğunu öğrenmeyi ve uzun zamandır görmediğim ve nehre düştüğüm kayıkta da olan çocukluk arkadaşım H'nin amansız hastalıkla mücadelesini görmeyi; yıllar öncesinin adımlarıyla bugünün bellek tarihinde gezmeye benzettim. Bir günde doğup bir günde ölen altın kelebekler gibi* bir günde açıp bir günde solan kaktüs çiçeği** misali o gün; tüm bu gördüğüm yerlerde geçmişte yaşadıklarım da sanki bir günde olmuştu. Geçmiş sanki o sabah gibiydi.



* Faruk Nafiz Çamlıbel
**Hikayesini daha sonra yazmak üzere

Resim: Dali, Belleğin Azmi.

Hiç yorum yok: