24 Aralık 2015 Perşembe

SEÇME CIVILTILAR 5


Aynı hataları tekrarlamak ve aynı acılara karşılık bulmak eklem çıkığı gibidir. Aynı yerden çıka çıka kanıksar insan, artık ilk günkü gibi acı vermez.

Herkes arzu ettiği hayatı, arzu ettiği kişi ile yine kendi istediği ve tasarladığı gibi yaşamalı. Çok değer verilen ve bacakların arasında bir kelebek gibi saklanan ve korunan bekâretler; hiç tanınmayan ve de sevilmeyen ve belki de hiç sevilmeyecek olan kişiye, evlilik sonucunda bırakılacak kadar değersiz mi?


Yalanla yaşamanın bedelini, sonraki kuşaklar çekiyor ve ağır ödüyor. Yalan, başka yalanları doğuruyor. Olgunun yaşandığı anda, gerçeklerle yüzleşmek belki kişiye o an için acı verecektir ama yalanla o olguyu kapatmaya çalışmak hem kendine ve hem de gelecekte masum olanlara zarar verecektir.
 
Sevgiliden yoksun bir dünyada isen, ışık senin varlığını farketmez. Karanlıktasındır. Çünkü sevgili, ışığı sana yansıtan, ulaştırandır. Sevgilisizsen eğer, ışık herhangi bir yansımaya uğramayacağından evrenin içinde kaybolup gider. Gün ışığının "fazla onsuz olması gözlerine" sevgilisiz olduğundandır.

 Sanatçı zaman içinde kendiyle yüzleşmeli, yapıtlarını evrensel sanat yapıtlarıyla kıyaslamalıdır. Bunun sonucunda hâlâ yaptığının sanat olduğunu söyleyebiliyorsa yoluna devam etmelidir. Yerinde duran sanatçı aslında geri gitmiş demektir. Herşey ilerlerken sanat yapıtları yerinde sayıyorsa, yapıt sahibi kendini tekrar etmekten kurtulamaz. Sonunda eserleri(!) kendi gibi ilerleyemeyen alt beğeni düzeyindeki kitleler tarafından tüketilir hale gelir. Bir de tek atımlık barutu olan sanatçılar vardır. Onlar bir yapıt meydana getirir ve sonra sanat dünyasından çekilirler. Sanata saygılı böyleleri istisnadır.


Hiç yorum yok: