12 Haziran 2014 Perşembe

BANTTAN YAYIN I

 
Işığın yeşile dönüşmesi çok zaman aldığında araçtan inip,  yaya olarak karşıdan karşıya geçebilirsiniz.
Burada dikkat edilecek şey; ışık yeşile dönüştüğünde indiğiniz araç sizi almadan gidiyorsa bu bir rüyadır.

Belleğinizdeki kötü anılar ve düşünceler ile bedeninizde ve kafanızda size ağır gelen ne kadar yaşam yükü varsa, evinizdeki bir halının üzerine koyarak yükseğe uçurduğunuzda, o kadar çok yükten kurtuluyor ve hafiflliyorsanız bu bir rüyadır..

 Şehirler hep birbirine benzerler, yüksekte bir kale ve/veya şato, meydanda bir kilise ya da cami, etrafında evler, dar ya da geniş kaldırımlar, motorlu araçlar, karşılıklı yürüyen insanlar vs. Kentleri birbirinden ayıran özelliklerin, o ülkenin (kentin) tarihi, coğrafi konumu, mimarisi, eski eserleri, hangi uygarlıklara kucak açtığıdır. Bir kenti gezerken: "Kentimizi tekrar kazanmak için bedel ödemeden önce kaybetmemek için mücadele etmeliyiz" dediğiniz kişi Jean Seberg ise bu bir rüyadır.

Yaşıyorken kalbinize otopsi yaptırın. Üzerindeki parmak izinden kalbinizin sahibini bulabiliyorsanız bu bir rüyadır.

Her yerini gördüğünüz halde, omuzlarını, göğsünü, belini, kalçalarını tüm vücudunu gördüğünüz halde; elini tutup sıktığınız ve dokunduğunuz halde yüzünü göremiyorsanız bu bir rüyadır.

9 Haziran 2014 Pazartesi

HARAMA HİLE KATMAMAK



Daha sert olsun, dilde ve damakta tadına varmak için, mideye indiğinde parçalanan suma'nın o yaş üzümden gelen  tatlı kokusu ve rayihasını hissedebilmek için, sek için. Hani buz falan da atmayın içine. Peşinden buzlu suyunuzu içebilirsiniz. Yani sizin anlayacağınız, bu zamanlarda kafayı sağlam tutmak için, "harama hile katmayın".





5 Haziran 2014 Perşembe

"MESELÂ" DEDİK! GERÇEK OLDU

 

Mesut Yar'ın "Bir Milyon Canlı Para" adlı yarışma programında soruldu:

"Atatürk'ün soyadı kanunu çıkmadan önceki soyadı neydi?"
Şıklar: Soylu, Önder, Öz...
Doğru yanıt olarak "Öz" gösterildi. (Mynet Haber, 5 Haziran 2014, Bugün)


1 Ekim 2011 Cumartesi tarihli yazım:

MESELÂ
            Her dönemde ve her zaman parlak fikir sahipleri olmuştur! Bu kişiler Amerika'yı yeniden keşfetmekle kalsalar yine iyi. Bu türlüsüne alıştık meselâ. Sözünü ettiğim kişiler işgüzarlıklarını yüzüne gözüne bulaştıran cinsten. Neymiş, özgün ve kimsenin bilmediği bir ilki ortaya çıkaracak ya kendisi. Bir de bu kişilere çanak tutanlar var meselâ. Sorgulamadan, eleştirel aklın mantığından geçirmeden, kaynağını araştırmadan teslim olanlar meselâ. Hem de hiç bir kuşku duymadan gözü kapalı inanırlar bunlar !
            Meselâ,  Atatürk'ün soyadının Öz olduğunu yazar bunlar. Hem de soyadı kanununa göre, soyadı verilmeden önceki soyadının Öz olduğunu yazarlar meselâ. Bilmezler ki, soyadı kanunundan önce soyadı yoktu. Soyadı kanununun;  kişilerin öz adlarının yanında kullandıkları dini, sosyal ve ailevi ünvanların yol açtığı ayrımı ortadan kaldırmak ve karışıklıkları gidermek amacıyla getirildiğini bilmezler meselâ. "24 KASIM 1934 Tarihinde Kemal öz adlı Cumhur Reisimize verilen  ATATÜRK soyadı" derken; Atatürk'ün soyadının daha önceden "öz" olduğu değil, "öz adının" Kemal olduğu anlatılmıştır. Bizim çocukluğumuzda ilkokulda meselâ; 'öz adın ne, evladım'? diye sorarlardı büyüklerimiz. O zamanlar orta yaşlardaydı Cumhuriyetimiz. Yaşlandıkça daha bir ilim irfan sahibi oluyoruz meselâ ! Meselâ bu küçük bir dikkat isteyen ayrımı da anlamazlar bunlar. Atatürk boşuna dememiş, "hayatta en hakiki mürşit ilimdir" diye, meselâ.


Yazımın web adresi:
http://hektor-dahalirik.blogspot.com.tr/2011/10/mesela.html